Kıymetli şair Ahmet Murat Özel ağabey, Kuşlarla Sohbetin Şartları adlı eserinde bizlere şöyle bir menkıbe aktarır;
Endülüslü Şuayb Ebu Medyen hazretleri, inzivaya çekilir. Cuma namazı dışında günlerini evinde geçirir. Bu bir sene kadar sürer. Fakat evinin etrafında, kapısının önünde, sokağının başında, onun inzivadan çıkarak kendilerine sohbet etmesi ve öğüt vermesi için toplaşan insanların tazyikiyle, bir gün kapıda belirir.
Bu, küçük denemeyecek çapta bir heyecana yol açar. İnsanlar, aylardır biriken o kıymetli sözcükleri duymak, yepyeni bir insan olarak çıkmasını bekledikleri bu veliyle aydınlanmak üzere kapıya yaklaşırlar.
Ama Mağribli veli, konuşmak ve vaaz etmek için dışarı çıktığında, bahçe duvarındaki bülbüllerin havalanıp orayı terk ettiklerini görmüştür. Konuşmaktan vazgeçer ve bunu şöyle açıklar:
"Şayet konuşmaya salahiyetli olsaydım, kuşlar benden kaçmazdı."
Bir sene daha inzivada geçer. Yine insanlar, yine yoğun istek, yine kapıda beliren Ebu Medyen.
Ama bu kez duvardaki kuşlar kaçışmaz. Dahası o konuşmayı sürdürdükçe başka kuşlar da kanat çırparak civarına inmeye başlar. Hatta kuşlardan bir kısmı, manevi havanın ağırlığından, Mağribli velinin ayaklarının dibine düşerek can verir.
Geçmişten günümüze kadar anlatılagelen bu menkıbe bizlere çok şey söylüyor. Konuşmanın dahi yazmanın usulü olduğunu, bu usulün ise sadece insanlar için değil diğer tüm canlılar için de tehdit olmaktan çıkmakla mümkün olabileceğini aktarıyor.
Tehdit olmaktan çıkmak yani inançlı olmakla beraber inandırıcı da olmak. Konuşmaya/Yazmaya başlamadan önce varacağımız yer burası olmalı. Hacı Bektaş-ı Veli'nin Malakat adlı eserinde geçer şu söz, "Dünyada yaratılmış her nesneye güven vermek…"
Şimdi kendimizi hesaba çekelim ve şu soruları soralım: Etrafımızda, tam anlamıyla bize itimat eden, edebilecek olan kaç kişi var? Bu duyguyu yahut teminatı onlara verebilmiş miyiz?
Öyleyse birbirimize konuşmanın yahut yazmanın ilk şartını muhatabımıza güven vermek olarak kabul edebiliriz. Ne diyordu bir Peygamber sözü: "Müslümanlar arasında aldatma olmaz! Bizi aldatan bizden değildir."
Bu şart ışığında hayatımızı oturtacağımız temel, konuşması/yazması ile itimat edilen, güven aşılayan bir insan olmaya çalışmaktır.
****
Köşe yazarlarımızdan Doktor Baki Yıldırım beyin muhterem babalarının vefatını büyük bir teessür ile haber aldım. Merhuma Allah'tan rahmet merhamet diliyorum. Rabbim Yıldırım ailesine sabr-ı Cemil versin.