DİLİNİ ŞİKAYETE ALIŞTIRMA!
“İnsanın dili şikayete alıştı mı bir kere, ruhu daralmaya gönlü sıkışmaya başlar.
Ama içini ferah tutarsan, şikayetlenmeyi bırakırsan şükretmenin olumlu düşünmenin bir yolunu bulursan, gönül evin de bir o kadar genişler.” ( Mevlana )
Farkında olmadan günde kaç defa şikayet ediyoruz acaba? Kendimizden, hayatımızdaki insanlardan, yediğimizden içtiğimizden hatta belki de sağlığımızdan. Sürekli bir yerim ağrıyor, bugün de yine böylesin, bıktım senden gibi birçok tanıdık cümle var aslında hepimizin dilinde farkında mıyız? Şikayet nimeti azaltır. Hepimiz yapıyoruz, yaşıyoruz bunu. Elimizdekinin kıymetini bilmiyoruz. Klişedir belki ama elimizdekinin değerini kaybedince anlıyoruz.
Hayatımızı fark etmeden o kadar dünyevîleştiriyoruz ki Rabbimizin bize verdiği nimetleri, onlara şükretmeyi unutup daha fazlası için fuzuli yere şikayete başlıyoruz. Hatta bunların yanında hırs, haset gibi kötü hasletlerde yanında geliyor kimi zaman. Cenab-ı Hak “Şükrederseniz nimetimi arttırırım.” (İbrahim 14/7)buyuruyor.O halde şükrün zıddı olan şikayet de nimetin elimizden gitmesine sebep olabilir. Rasulullah(sav) bir hadisinde Müminin her hâlükârda kârda olduğunu söylüyor. Çünkü Müslüman başına bir musibet gelse, darda kalsa sabreder. Bir güzellik gelse ona da şükreder. Bu hakiki Müslümanın vasfıdır, olması gerekendir. Her zaman bu yolda çaba göstermeliyiz, imtihandır deyip rıza göstermeli, her şeyin hayırlısı için dua etmeliyiz.
Bekir Develi ağabeyimiz bir programında bahsediyor: “Şükredecek o kadar çok şeyimiz var ki!Eğer dua ederken ne istesem diye düşünüyorsan Allah’ın sana verdiklerine şükret. Ellerini açtıklarında sabaha kadar ağlayarak farklı şeyler isteyebilecek kadar muhtaç insanlar yaşıyor bu dünyada. .”
İşte böyle dostlar… Bazen nasılsın sorusuna; günlük rutin işte okula/işe git-gel aynı diyoruz. Hatta özellikle şu pandemi döneminde sık sık duyuyoruz ye-iç-yat bu şekilde işte günlük rutin, sıradan, sıkıcı bir hayat diyoruz belki. Aslında rutin ne kadar da kıymetli! Rutin şikayet edilecek bir şey değil, şükredilecek bir şeydir. Allah muhafaza o günlük rutinin arasına bir hastane girebilir işte o zaman rutin dediğimiz şey bozulur ve iş işten geçmiş olur. Rutin işler, Allah’ın seni nimetlendirdiğinin bir göstergesidir. Gelin şimdi düşünelim şikayet edecek değil şükredecek ne kadar çok şeyimiz varmış, hamdolsun…
Şükretmeyi öğrenmek güzel de hep varlıkların bunu kul***ması olmayana canın sağ az o***a yetinmenin kutsaliyetini anlatmak için bir tüm basında TV de insanlara basa basa anlatmak doğru mu acaba. Yada bunun varlık düzenini sürdürmek için kul***an bir güruhun İslam dinini kendi meffat ve çıkarları için kul***maları insanın midesini bu***dırıyor. Kuran-ı kerim de zenğinlerin fakirlere neyi ne şekilde ne oranda yapacağını açık bir şekilde belirtilmiş fakat buna da kılıfı bulmuşlar mallarını beşiktekinden mezara gidene dahi kendileri pay edip mal varlığını yok edip Cenabı Allah ı kandırdıklarını sanıyorlar. Kısacası şükretmek yoksula, malını zekat vermemek için dağıtmak zenğine düşmekte. Eger BAE da zenginler malının zekatını iki yıl verse BAE de 4 milyon Koç holdinğ düzeyinde olurdu tüm vatandaşları. Bizdekilerden bahsetsem çok hayranları var hakaretlerine geçilmez Dinimizn kimsenin tekelinde değil bu böyle bilinmeli ki Allah la kulunun arasına kimse girmesin diye Kuran-ı kerim göndermişrt
Çok anlamlı bir yazı olmuş. Bu güzel düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz. Gerçekten şükredecek o kadar çok şeyimiz varki, fazlasıyla nankörüz. Sürekli olumluyu bırakıp olumsuzu düşünüyoruz. Bu huyumuzun değişmesi gerekiyor. Bardağın dolu tarafı boş tarafını örtmeli, o boş kısım için ortadaki suyu heba etmemeliyiz. O suyun varlığına şükretmeliyiz. Boş kısmın dolması içinse çokça dua etmeli ve elden geleni yapmalıyız.