DURAĞANLININ GÖZÜNDE ERMENİ VE RUM
Halk kesimi tarihi olaylara bilim insanlarından farklı bir gözle bakar. Onun gözünden olaylar daha çok taraflıdır ve duygusaldır. Bu yüzden de sevdiğini dua ile yüceltirken sevmediğini veya düşman olarak gördüğünü beddua(kötü dua demektir) ile cezalandırmak ister. Bugün Türk milletinin bakış açısı Ermeni ve Rumlara karşı duygusaldır ve cezalandırmaya yöneliktir. Bunu birazdan aşağıda vereceğim beddua ve hakaret ifade eden örneklerde dile getireceğim. Şunu yanlış anlamayın; bu durum sadece bize özgü bir durum da değildir. Zira Ermeni ve Rum halkı da bize karşı farklı bir tutum içinde değildir. Hatta ellerine fırsat geçse Türk’ü bir kaşık suda boğmak isterler. Benim anlatmak istediğim halk kültüründe tarihi olayların nasıl bir karşılık bulduğudur.
İlk olarak Ermenilerden başlayalım. Ermeniler, Osmanlı Devleti’nde millet-i sadıka( sadık millet) olarak kabul edilirdi. Ancak Ermeniler, Osmanlının zayıf olduğu bir dönemde devletine destek olmak yerine isyana kalkışınca Türk halkının da bakış açısı değişmiştir. Cumhuriyet kurulduktan sonra da Ermeniler, ASALA terör örgütünü kurarak yurt dışında çok sayıda Türk diplomatını öldürmeye kalkışınca Türk’ün var olan öfkesi daha da artmıştır. Bugün asılsız Ermeni iddiaları da bu nefretin körüklenmesine sebep olmuştur. Anlayacağınız bizim sadık millet Ermeniler, bugün nefret ettiğimiz bir halk olarak karşımızda durmaktadır. Peki, Durağanlı ne diyor Ermeniler için? Kendisinden zarar gördüğü, kötülük gördüğü insanlar için diyor ki:” Ermeni tohumu, gâvur Ermeni vb.”
Gelelim Rumlara. Rumlara duyulan öfkede iki tane neden vardır: Birincisi Osmanlı’da çok saygın bir konumda bulunan Rumların ihaneti ve Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’yu işgale kalkışmalarıdır. İkinci neden ise 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar Kıbrıslı Türklere yaptıkları zulümdür. Bir Hristiyan din adamı ve Güney Kıbrıs Yönetimi’nin cumhurbaşkanı olan Makaryos’un Kıbrıs’ı bir Yunan adası yapmak için yaptığı Türk katliamı halkımızın zihnine kazınmıştır. Bu yüzden milletimizin Rumlara olan öfkesi bugün de tazedir. Durağan’dan da birçok kardeşimiz Kıbrıs Barış Harekâtı’nda görev almış ve kimisi gazi kimisi de şehit olmuştur. O günün şartlarında kıt imkânlarla da olsa halk bu zulümlerden haber almış ve tepkisini ifade etmiştir. “Yunan tohumu, Urum, Gâvurun Makaryos’u vb.” ifadeler halka kötü davranan, acımasız kimseler için söylenegelmiştir. Bugün Durağan’ın birçok köyünde bu tür ifadelere rastlarsınız.
Görüldüğü üzere halk; duygularını ve öfkesini dua veya bedduayla da dile getiriyor. Özellikle Türk, ihaneti affetmiyor. Hem Ermeniler hem de Rumlar Osmanlı’da yıllarca rahat bir hayat sürmüşlerdir. Osmanlı, hiçbir zaman Türk olanla Türk olmayanı; Müslüman ile gayrimüslimi ayırmadı. Hepsine vatandaş gözüyle baktı. Yıllarca İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus gibi çeşitli milletler ile savaştık. Ancak hiçbiri bizi Ermeni, Rum’un yaraladığı gibi yaralamadı. Çünkü onlar cephede karşımızdaydı ve düşman oldukları belliydi ancak bunlar içimizde bizden bir parçaydılar. Bizi sırtımızdan vurduklarında bunun şaşkınlığını yaşadık. Bu yüzden Türk’ün bunlara olan öfkesi herkese duyulan öfkeden büyük oldu.