Köşe yazısı yazmanın ilk koşulu kuvvetli bir hafızaya sahip olmaktır. Olayları, tarihleri ve kişileri doğru konumda hatırlamak köşe yazısı yazmanın ana unsurudur.
Sürekli aynı konuya işlememek, farklı başlıklarla aynı olay örgüsünü anlatmamak, uzun ve gereksiz cümlelerle okuyucuyu sıkmamak yazılmış metnin “köşe yazısı” olarak nitelendirilmesini kolaylaştırır.
Hız çağında yaşıyoruz. İnsanlar köşe yazılarını kıraathanelerde bulunan gazetelerden okumuyor. Cep telefonlarıyla yolda yürürken dahi insanlar haber okuyabiliyor.
Hal böyle olunca, hızlı okunan, telaffuzu kolay kelimeler kullanmalı ve cümle düşüklüklerinden kaçınmalıdır.
Köşe yazısı azami üç dakika içerisinde okunabilir olmalı. Hadi bunu biraz magazinsel bir yazı ile örnekleyelim ve yazımızı bitirelim:
Okumayı seven dostlarımızın yakinen takip ettiği bir şair-yazar ağabeyimiz Twitter'da Gülben Ergen'i takibe almış.
Gülben Ergen ne zaman twit atsa, bu şair-yazar ağabeyimiz de twit atıyor. Olur ya belki Gülben Ergen görürse yazdığını retwit eder yani paylaşır.
Sanatsal ve edebi bir karşılığı olan bir şairin sanatsal olarak hiçbir karşılığı olmayan Gülben Ergen'den medet umarak bir şeyler yapmaya çalışması elbette bizi şaşırttı.
Yani demem o ki, çokça güvendiğimiz takip ettiğimiz örnek aldığımız isimler de anlamsız tavırlar sergileyebiliyor.
Tabi biz bu tavrı nedeniyle kendisini takip etmekten vazgeçmedik. Zira insan kusurları ve güzellikleri ile bir bütündür. Nihayetinde beşerdir.
Eğer sizler de takip ettiğiniz insanlarda böyle kusurlar görüyorsanız görmeyin. Hem kendinizin hem de karşınızdakinin insan olduğunu hatırlayın.
Size faydası olduğunu düşündüğünüz görüşlerini almaya devam edin. Size hitap etmeyen kısımların ise bir başkasının ilgisini çekebileceğini unutmayın.
Konuyla ilgisiz bulabilirsiniz belki ama yazıyı şu sözlerle bitirelim: İyiliğe karşılık vermede elin kısa kalıyorsa, iyiliği övmede dilin uzun olsun.